TÜBİTAK

TÜBİTAK araştırmacıları, olası kimyasal ve biyolojik nitelikli hava saldırılarını çok önceden haber alan, saldırıyı tespit ve teşhis eden üstün özelliklere sahip lazer sistemi geliştirdi.

TÜBİTAK’ın Gebze’deki Marmara Araştırma Merkezi (MAM) Malzeme Enstitüsü İleri Lazer Teknolojileri laboratuvarlarına kurulan sistem, çok özel nitelikli teleskop ve merceklere, lazer kaynağına, elektronik sistemlere ve sensörlere sahip.

Sistem, dünyada az sayıda ülkenin sahip olduğu ileri lazer teknolojileriyle rekabet edebilecek seviyede üretildi.

TÜBİTAK MAM Malzeme Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Tarık Baykara, Avrupa ve Rusya Bilimler Akademisi üyesi ve Enstitüde Başuzman Araştırmacı Prof. Dr. Kerim Allahverdi ile önderliğini yürüttükleri özgün lazer teknolojisi sistemlerine ilişkin bilgi verdi.

Doç. Dr. Baykara, 2 yıldır sürdürdükleri çalışmalarda lazer esaslı uzaktan algılama teknolojisini hayata geçirdiklerini bildirdi.

Geliştirdikleri teknolojinin uzaktan algılama esasıyla 20-40 kilometre uzaklıkta havada bulunan her türlü gazın, molekülün, parçacığın, aerosellerin tespit ve teşhis edebildiğini belirten Baykara, söz konusu teknolojinin çok geniş bir kullanım alanı bulunduğunu söyledi.

Teknolojinin özellikle ulusal savunmaya büyük katkılarının bulunduğunu anlatan Baykara, sözlerini şöyle sürdürdü:

”Günümüzün çağdaş savunma konsepti içinde, ulusal savunmamız açısından en kritik konulardan biri olası kimyasal ve biyolojik savaş ajanlarıdır. Bu saldırıların çok önceden ve uzaktan tespit edilmesi çok büyük önem taşıyor. Kimyasal savaş ajanının tam olarak teşhisinin yapılması ve ayrıntılı fiziksel özelliklerinin ortaya çıkarılması da savunma için önem arz ediyor.

TÜBİTAK MAM’da kurulan lazer sistemi, olası kimyasal ve biyolojik saldırılarının çok önceden haber alınması, tespit edilmesi, teşhis ve alarm sistemleri ile son derece kapsamlı savunma avantajı geliyor.

Bu teknolojik üstünlük ile Türkiye, sadece süper güç olarak nitelenen ülkelerin sahip olduğu bir teknolojik düzeyi yakaladı. Ülkemiz, bu teknolojiyle savunma alanında devrim niteliğinde sayılabilecek bir aşama kaydetti.”

Lazer sistemini, DPT desteğiyle tamamen milli olanaklarla ve Türk mühendislerin katkısıyla ürettiklerini bildiren Baykara, söz konusu teknolojinin savunma sanayinde ilgili birimlerle görüşerek projelendirme sürecini başlatmak istediklerini kaydetti.

LAZER SİVİL UYGULAMALAR İÇİN DE KULLANILACAK

Geliştirdikleri teknolojinin sivil uygulamalar için de kullanılabileceğine dikkati çeken Baykara, şunları söyledi:

”Teknolojinin özellikle uzay, atmosfer ve iklim araştırmalarında önemli bir yeri bulunuyor. Örneğin, ekibimiz son olarak İzlanda’daki yanardağdan fışkıran toz bulutlarını inceledi.

Bu tozların fiziksel özelliklerini, incelemelerini yaptık. Aynı şekilde Sahra Çölü tozlarını da yakından takip edebiliyoruz. Uzaktan algılama sisteminin, pek çok endüstriyel uygulaması bulunuyor. Havadaki kirliliği, petrol ve doğalgaz boru hatlarındaki olası bir sızıntıyı da uzaktan tespit ve teşhis edebiliyor. Teknolojimiz, çok hassas seviyede bu gazların varlığını tespit ederek alarm verebiliyor.”

TÜBİTAK MAM’da genç yeteneklerden oluşturdukları 10 kişilik ekiplerinin sistemi kurduğunu anlatan Baykara, ”Geliştirdiğimiz teknolojiler, dünyaya pazarlanabilecek bir seviyeye geldi. Amacımız yüzlerce genç araştırmacıdan oluşan bir lazer sistemi merkezi olmak” diye konuştu.

”GÖKYÜZÜNE NANO BOYUTTA DALGA BOYLARI GÖNDERİYOR”

Prof. Dr. Kerim Allahverdi de uzaktan algılama sisteminin optik yöntemler temelli bir sistem olduğunu belirtti.

Nano boyutlardaki dalga boylarını gökyüzüne göndererek çalışan lazer teknolojisinin optik algılayıcılı teleskobuyla verileri topladığını anlatan Allahverdi, ”Geliştirdiğimiz lazer sistemi, özel teleskop sistemleri, lazer kaynağı, veri elde etmeyi sağlayan elektronik sistemleri ve çok özel nitelikli sensörleri ile dünyadaki en ileri lazer teknolojileri ile rekabet edebilecek nitelikte” diye konuştu.